OSMANLI İMPARATORLUĞU
Osmanlı İmparatorluğu (Osmanlı Türkçesi:دَوْلَتِ عَلِيّهٔ عُثمَانِیّه, Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye, günümüz Türkçesindeki karşılığı "Yüce Osmanlı Devleti"[6][7]) 1299-1922 yılları arasında varlığını sürdürmüş Türk - İslamdevleti. Doğu Avrupa, Güneybatı Asya veKuzey Afrika'ya kadar topraklarını genişletmiştir. Arnold Joseph Toynbee gibi bazı tarihçilere göre tek ardıl devleti Türkiye Cumhuriyeti'dir[8]
Devletin kurucusu ve Osmanlı Hanedanınınatası olan Osman Gazi, Oğuzların Bozokkolunun Kayı boyundandır.[9] Devlet, Bilecikilinin Söğüt ilçesinde kurulmuştur. Osmanlı Devleti'nin bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesine çıkması yaygın kabule göre 1299 yılında olmuştur. Ancak Prof. Dr. Halil İnalcıkve bazı diğer akademisyenler, Osmanlı Devleti'nin 1299'da Söğüt'te değil 1302'deYalova'da Bizans'a karşı yaptığı Koyunhisar Muharebesi sonrasında devlet niteliğini kazandığını iddia ederler.[10][11] İstanbul ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş olanDoğu Roma (Bizans) İmparatorluğu'nu yıkmış, bazı tarihçilere göre bu Yeni Çağ'ı başlatan olay olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu gücünün doruğunda olduğu 16. ve 17. yüzyıllarda üç kıtaya yayılmış veGüneydoğu Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın büyük bölümünü egemenliği altında tutmuştur. Ülkenin sınırları batıdaCebelitarık Boğazı ve 1553'te Fas kıyıları'na, doğuda Hazar Denizi ve Basra Körfezi'ne, kuzeyde Avusturya, Macaristan veUkrayna'nın bir bölümüne ve güneydeSudan, Eritre, Somali ve Yemen'e uzanmaktaydı.[12] Osmanlı İmparatorluğu 29eyaletten ve özerlik tanınmış olan Boğdan,Erdel ve Eflak prensliklerinden oluşmaktaydı. Devlet zaman zaman denizaşırı topraklarda da söz sahibi olmuştur. Atlantik Okyanusu'ndaki kısa süreli toprak kazanımları Lanzarote[13] (1585), Madeira(1617), Vestmannaeyjar[14] (1627) veLundy[15] (1655) bu duruma örnek olarak gösterilebilir.
Devlet altı yüzyıl boyunca Doğu dünyası ile Batı dünyası arasında bir köprü işlevi görmüştür. Hâkimiyeti altında bulunan topraklarda yaşayan halklar zaman zaman, toplu ya da yerel ayaklanmalar ile Osmanlı iktidarına karşı çıkmışlardır. Genel olarak din, dil ve ırk ayrımından uzak durduğu için yüzyıllarca birçok devleti ve milleti hakimiyeti altında tutmayı başarmıştır.[16] Osmanlı İmparatorluğu, eski Türk örf ve adetlerinin ve İslam kültürünün yükümlülüklerinin doğrultusunda bir yönetim şekli belirlemiştir.[17] Osmanlı İmparatorluğu'nun siyasi yapısında ve hukuk kurallarının oluşumunda İslam dininin belirleyici bir rol oynaması, Osmanlı İmparatorluğu'nun "İslam devleti", dolayısıyla bir "din devleti" olarak nitelenmesine neden olmuştur.[18]
Osmanlı İmparatorluğu dönemi bazı tarih uzmanlarınca[19][kaynak belirtilmeli] Osmanlı Hanedanı'nın[20] ve saray erkanının, Rum kadınlarla ve diğer Slav Hristiyan halklardan (Sırplar, Bulgarlar, Arnavutlar vb. gibi) kadınlarla evlilik yapması[21][22], iskan politikası sebebiyle devşirilen Hıristiyan çocukların Türk-İslam örf ve gelenekleri ile yetiştirilip Yeniçeri ordusuna ve devlet kurumlarına alınmasıyla beraber,[23][24][25]Türk tarihinin Roma-Doğu Roma tarihi ile kaynaştığı dönem olarak görülür.[26][27][28][29]






